Mu (Kayıp Kıta)

Mu, yeryüzünden silindiği öne sürülen bir kıtanın ve medeniyetin adıdır. Bir zamanlar Pasifik Okyanusunda yer alan bu kıta, artık Atlantis ve Lemuria gibi suların altındadır. Modern bilimin tektonik plakalar teorisi, batık kıta efsanelerine duyulan ilgiyi azaltmıştır. Bu teoriye göre kıtalar daha ağır SiMG (Silikon-Magnezyum) kaya yığınları üzerinde yüzen hafif SiAL (Silikon-Alüminyum) yığınlarından oluşan kütlelerdir. Pasifik tabanında SiAl kayalarına rastlanmamıştır.

Mu fikri ilk olarak, Yucatan’daki Maya kalıntıları üzerine araştırmalar yapan gezgin ve yazar Augustus Le Plongeon (1825-1908) tarafından ortaya atılmıştır. Le Plongeom, çevirdiğini iddia ettiği Maya yazıtlarında bu medeniyetin Atlantis ve Mısır medeniyetlerinden daha eski olduğunun yazıldığını söylemiştir. Hatta bu yazıtlarda Mayalardan da eski bir Mu medeniyetinden bahsedilmekte, bu medeniyetin de Atlantis gibi battığı iddia edilmektedir. Maya medeniyetini, Mu medeniyetinden arda kalanlar kurmuşlardır. Fakat bu çeviri bugün eksik ve tutarsız olduğu anlaşılan de Landa alfabesine göre yapıldığı için güvenli değildir.

Kayıp kıta Mu’yu asıl popüleştiren isim araştırmacı ve kaşif, James Churcward (1852-1936) olmuştur. Churcward, Mu’nun Çocukları (1931), Kayıp Kıta Mu (1933) ve Mu’nun Kutsal Sembolleri (1935) adlı üç kitap yayınlamıştır.

Churcward’a göre Mu, Hawaii’nin kuzeyinden Fiji adasına kadar uzanmaktadır. Cennet bahçelerinin bulunduğu yer burasıdır ve Naacal adı verilen ve sayısı 64 milyonu bulan insanın yaşadığı bir yerdir. Günümüzden 50 bin yıl önce yaşamış olan bu medeniyet bugünkü medeniyetlerden bile daha gelişmişti. Hint, Babil, Pers, Mısır ve Maya medeniyetleri bu kayıp ülkenin kolonilerinin bozulmuş halini temsil etmektedir ancak.

Churcward bu bilgileri, Hintli bir bilgenin kendisine öğrettiği artık konuşulmayan antik bir dili kullanarak çözdüğü, ve kendisine yine bu bilge tarafından gösterilen antik tabletlerden aldığını iddia etmiştir. Naacaller tarafından yazılan bu tabletlerin bir kısmı dünya tarihi ve jeolojisiyle ilgiliydi. Bu tabletlerden birinde Atlantis’in konumunu gösteren bir harita ve Atlantis tarihiyle ilgili bilgiler vardı. Harita, Atlantis’i Atlantik Okyanusu çevresindeki kıyı hatlarıyla birlikte göstermektedir.

Bu tablette şöyle yazmaktaydı: “Atlantis başlangıçta bir ada değildi. İnsanın yeryüzünde belirmesinden önce, dev canavarların kükrediği, denizlerin ise ejderhalarla dolu olduğu günlerde, Atlantis Amerika’ya olduğu gibi Avrupa ve Afrika’ya da bağlantılıydı. Büyük bir volkanik hareket ortaya çıktı, Amerika bağlantısı koptu ve küçük adacıklar meydana geldi. Daha sonra Atlantis’in diğer ucunda bir başka volkanik hareketlilik meydana geldi. Kara sulara gömüldü ve deniz oluştu. Sonra da Atlantis, tüm çevresi sularla çevrili büyük bir ada haline geldi.”

Churcward, Mu medeniyetinin kendisinden sonra gelen diğer medeniyetleri etkilediğini, örneğin Rah kelimesinin Mu dilinde güneş anlamına geldiğini ve Mısır’ın güneş tanrısı Ra’nın buradan kaynaklandığını iddia etmiştir. Fakat bunlar bugün arkeolojik ve antropolojik değeri olan araştırmalar olarak görülmemekte, kitapçılarda Yeni Çağ veya Spiritüalite raflarında sergilenmektedir.

Robert Shea ve Robert Anton Wilson’un “Illuminatus! Trilogy” adlı eserinde, kayıp kıta Mu, Lemuria ile ilişkilendirilmektedir. Aynı şeyi Martin Gardner, Bilim Adına Safsatalar ve Hevesler adlı kitabında dile getirmektedir.

Bimini kayalıklarının Atlantis kıtası’nın kalıntıları kabul edilmesi gibi, Japonya’da Okinawa açıklarındaki bazı denizaltı oluşumlarını, Mu adasının kalıntıları kabul edenler bulunmaktadır. Fakat bu teori bilim adamları tarafından kabul edilmemektedir.

1930’lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk, Türk medeniyeti ve diğer antik medeniyetler arasında bir bağlantı bulabilmek amacıyla, Mu ve diğer kayıp kıta teorileri üzerine araştırmaları desteklemiştir.

Bkz. Atlantis, Lemuria

ARAMA

Google

COPYRIGHT

EZOTERİK SÖZLÜK, konunun meraklılarına bilgi vermesi amacıyla yayınlanmaktadır. Bu sözlükte yayınlanan tüm maddelerin telif hakkı yazarına aittir. İzinsiz ve link vermeden kopyalanıp yayınlanamaz.
 
pageviews